SAZ/BAĞLAMA
Bağlamanın
atası, Dede Korkut hikayelerinde adı çok sık geçen Kopuz’dur. Yaklaşık 1500
yıllık bir geçmişi olan ve birden çok telli saz türünü kapsayan Kopuz, Orta
Asya’daki Türk Boyları tarafından kullanılmıştır. İlk zamanlar o bölgenin
gezginci ozanları aracılığıyla Anadolu’ya gelmiştir. Kopuz, Bağlamadan farklı
olarak teknesi deriyle kaplı, perdesiz, iki veya üç telli, telleri at kılı,
koyun ve kurt bağırsağından yapılmış kirişlerden oluşan bir enstrümandır.
Kopuzun Anadolu’da geçirdiği evrimlerden ve sapına perde bağlanmasından sonra
ortaya çıkan Bağlama, Türkmenler tarafından kutsal bir enstrüman sayılırdı.
Günümüzde, bağlamanın standart ölçüleri için hala çalışılmaktadır. Teknesinin
hangi ağaçtan, kapağının ne kadar incelikte, sapının ne kadar uzunlukta olacağı
tartışmaları süredursun, genel bir yapısı yavaş yavaş ortaya çıkmış görünüyor.
Eskiden kullanılan, ancak günümüzde pek bulunamayan dut ağacından oyma tekneler
yerine, dilim dilim yapıştırılmış ardıç; göğüs kapağı için ladin, köknar; sapı
için ceviz, gürgen ağaçları kullanılır.
BAĞLAMANIN TARİHÇESİ
Bağlama ve
ailesi olan sazlarım tanıyabilmek için önce bu sazların atası olarak bilinen
Kopuzun tanınması gerekir. İnsanlar, su kabağının üst kısmına ince deriler
gerdirip sap ilave etmişler ve kiriş tellerini deri üzerinden geçirmek sureti
ile sesin daha net çıkmasını sağlamışlardır. Yay ile çalınanlara İklığ, parmak
veya mızrap türünden maddelerle çalınan türlerine de Kopuz adını vermişlerdir.
İklığ yaylı sazların, Kopuz ise mızraplı sazların atası olarak bilinmektedir.
Kopuz, sonraları su kabağı yerine armudumsu şekilde ağaçlardan oyularak
yapılmış, üzerine yine deri gerilmiş, kiriş teller takılarak uzun yıllar
çalınmış, daha sonraları da derinin yerini ağaç (göğüs-ses tablosu), kiriş
tellerinin yerini ise metal teller almıştır. Mızraplı sazların atası alarak
bilinen Kopuz, Türklerin en eski sazlarından biridir. En az 1500 yıl
kullanılmış olan bu ünlü mızraplı saz, bugün yerini Anadolu’da bağlama ve
ailesi sazlarına bırakmış olmakla beraber, Orta Asya ve Sibirya Türkleri
tarafından halen kullanılmaktadır. Bağlama adına, ilk olarak 18. yüzyıl
metinlerinde rastlanır. Bu dönemde Anadoluya gelen Jean Benjamin de Laborde,
seyahatnamesinde, “Bağlamanın biçimi tıpkı Çöğürünki gibi, ama ondan daha
küçüktür … ” der.
Yorumlar (0)
Yazıya ilk yorumu siz yazarak düşüncelerinizi diğer kullanıcılarla paylaşabilirsiniz.